Bu sayfamızda Türkçe'mizde kullanılan bazı sözcüklerin (sayfayı ilk açtığınızda görünenler argo kelime içermeyenler, daha sonrası rahatsız edici olabilir) kökenleri açıklanıyor, ilginç bir araştırma; kim yaptıysa takdir ederiz başarısı için..
1. safsata: Yunanca'daki "sophistes" bilgili, bilgisi olan anlamına geliyor. Türkçe ve Arapça'da ise "gereksiz söz" anlamında kullanılıyor.
2. entel: Tabii ki bu sözcük batı dillerindeki "intellectual" sözcüğünden bozularak "toplumdan tümüyle kopuk, bilgisini yalnızca biliyor görünmek için edinen kişi" anlamında kullanılıyor. Gerçek anlamı ise, "birçok konuda bilgili olan"dır (sıfat).
3. kapuska: Slavca'da "lahana" demektir. Bizde ise "kıymalı lahana" yemeğine denmektedir.
4. karyola: Bizde genelde yatağın üzerine serildiği, genelde metalden yapılan ayaklı mobilya anlamına geliyor. Oysa gerçek anlamı "el arabası"dır (carriola: İtalyanca). İtalyan gemicilerden bizim kullanımımıza geçti; gemicilerin kullandığı taşınabilir tekerlekli yataklara denir;kökü "taşımak"tır (carri).
5. ameliyat: Arapça'daki "amel" (iş, eylem) sözcüğünden geliyor. Gerçek anlamı, "işlemler, eylemler"dir. Bizde ise, "yetkili uzmanın hastaya uyguladığı işlem" (genelde cerrahi) olarak anlaşılır.
6. serbest: Gerçek anlamı "başı bağlı"dır (ser:baş, best:bağlı). Ancak sanırım bizde yanlış olarak kullanılıyor; gerçeği "serbes" (başıboş) olsa gerektir. Yine de bizdeki anlamı tam karşılamıyor. Biraz karışık bir durum yani...
7. puşt: Farsça'da "arka, kıç" anlamına geliyor. Pek masum bir laf...
8. orospu: Farsça'da "ruspi"den... Gerçek anlamı ise "toplumda alnı açık, yüzü ak dolaşabilen kadın" demek... İlginç!.. (ru: yüz, sepid: ak, beyaz - ruspid, ruspi)
9. gebermek: Türkçe'de eski anlamı "şişmek" idi. Şimdi ise ölmenin kaba bir tabiri oldu. Ölüp beklemiş hayvanların şişmesinden geliyor olsa gerek. (Gebe ve göbek sözcükleri de aynı kökten geliyor)
10. pezevenk: Farsça'daki "pejavend" (kapı tokmağı, sürgü) sözcüğünden pezevenk (kapı arkasında bekleyen; anlam genişlemesiyle, kadın alışverişi yapan)...
11. sıpa: Abazaca'da (gerçekten bir ülkedir) "spau" "çocuk, yavru" demektir. Bizde ise eşek yavrusu... Arapça'da da benzer biçimde "sabi, sibyan" "çocuk" anlamındadır.
12. kaltak: Türkçe'de "alta konup üzerine oturulan" anlamına geliyor. Eyer için de bu sözcük kullanılır. "Önüne gelenin altına yatan kadın" anlamında aşağılama sözcüğü olarak kullanılması ilginç...
13. yarak: Gerçek anlamı "silah"tır. "yarmak"tan gelir. Yarmaya, kesmeye, yaralamaya yarayan alet... Türki cumhuriyetlerde halen "silah" anlamıyla kullanılıyor; bizse dalga geciyoruz. Hem suclu, hem gucluyuz yani.
14. sosyete: Bizim kullandığımız söyleniş Fransızca'dan alıntı... Anlamı "topluluk"tur. Bizde önceleri "yüksek sosyete" denen zengin tabakaya sonradan kısaca "sosyete" denmeye başlanmıştır.
15. kokona: Yunanca "kokkona"dan geliyor ve gerçek anlamı "Hristiyan kadın"dır. Bizde ise giyimi ve süslenmesi aşırıya kaçan (yorumu yapanların düşüncesi böyle) yaşlı kadınlar nedense bu biçimde anılıyor.
16. tuvalet: Yalnız bizim dilimizde değil, birkaç dilde daha "hela"ya verilen isim... Aslı, Fransızca "toilette"tir ve "temizlik" anlamına gelir. "Tuvalet kağıdı" ve "tuvalet masası" temizlikle ilgili şeylerdir. "Tuvalet kağıdı"nı referans alarak mekana "tuvalet" ismini vermek yalnız bizim bulışumuz değil... Yunanlar da bunu başarmış.
17. yosma: Gerçek anlamı "şen, güzel genç kadın"ken ne duruma düştüğünü ibretle izliyorum. Kadının neşe ve güzelliğinin gizli kalması gerektiği düşüncesinin bir sonucu...
18. don: Elbette ki "giysi" anlamına geliyor ama "külot"un argosu yapılmış. Zaten ne zaman ki bir sözcüğün yabancı dildeki karşılığı "moda" olur, Türkçe'si giderek argolaşır.
Monday, January 22, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment